Şehir ışıkları yüzünden yıldızlar sönük görünüyor.
- The stars seem dim because of the city lights.
Onun yüzünü loş bir ışıkta gördüm.
- I saw his face in the dim light.
Tom loş sokakta ilerledi.
- Tom moved through the dimly-lit alley.
Karanlıkta loş bir ışık gördük.
- We saw a dim light in the darkness.
Bu ülkenin nüfusu giderek azalmaktadır.
- The population of this country is gradually diminishing.
Neden benim salatalığımı yedin seni zavallı salak? Salatalıktan maske yapmak istediğimi biliyordun!
- How come you ate the cucumber, you dimwit? You knew that I wanted to make a cucumber mask!
Onlar ışıkları karartıyorlar. Oyun başlamak üzere.
- They're dimming the lights. The play is about to begin.
Işıkları biraz karartır mısın?
- Could you dim the lights a little?
Işıkları biraz karartır mısın?
- Could you dim the lights a little?
Tom ışıkları kararttı.
- Tom dimmed the lights.