Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.
- Shishir has been correcting a lot of sentences lately.
Test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
- He is busy correcting test papers.
Lütfen doğru cevabı kontrol edin.
- Please check the correct answer.
Hipoteziniz doğrudur.
- Your hypothesis is correct.
Tatoeba külliyatındaki tüm cümleleri, dil eğitimi için doğru ve uygun saymak tehlikelidir.
- It's dangerous to assume that all of the sentences in the Tatoeba Corpus are correct and suitable for language study.
Tom kesinlikle hatasızdı.
- Tom was absolutely correct.
Evet, tabii, hatasızsın.
- Yes, of course, you're correct.
Öğretmenler öğrencilerinin kağıtlarındaki aynı hataları tekrar tekrar düzeltmekten bıkmış olmalı.
- Teachers must get tired of rectifying the same mistakes over and over again in their students' papers.
O kesinlikle kusursuzdur.
- She's correct for sure.
Ne Tom ne de Mary kusursuz.
- Neither Tom nor Mary is correct.
Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.
- Shishir has been correcting a lot of sentences lately.
İnsanlar sadece ne olduklarını göstererek düzeltilebilir.
- Men can only be corrected by showing them what they are.
Saatim bozuk olduğu için, saati tam bilmiyordum.
- Since my watch was broken, I didn't know the correct time.
Bu saat tamamen doğrudur.
- This watch keeps correct time.
Biz politik doğruluktan korkmuyoruz.
- We're not afraid of political correctness.
Politik doğruluk fikrinin yararlı mı yoksa zararlı mı olup olmadığını tartışın.
- Discuss whether the idea of political correctness is beneficial or harmful.
Sen tamamen doğru söylüyorsun; alışkanlıklar insanların hayatında çok büyük rol oynar.
- You are entirely correct; habits play a very large role in people's lives.
Alıştırmaları düzeltmeyi tamamladı.
- She has finished correcting the exercises.
Usta gibi, mürit gibi.
- Like master, like disciple.
Utangaç mürit onun cevabını mırıldandı.
- The shy disciple mumbled his answer.
İsa'nın havarilerinden birinin adı Paulus'tu.
- One of Jesus' disciples was named Paul.
Test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
- He is busy correcting test papers.
Cümleleri düzeltmeyi severim.
- I like to correct sentences.
Righting all the wrongs of the war will be impossible.
It's rude to correct your parents.
... People correct misinformation. ...
... correct. I did not say that the Arizona law was a model ...