Bu konuda asla taviz vermemeliyiz.
- We must never compromise on this.
Uzlaşmaktan başka seçeneğimiz yok.
- We have no choice but to compromise.
Her iki taraf birbirleriyle uzlaşmak zorundaydı.
- Both sides had to compromise with each other.
Birçok lider uzlaşmayı destekledi.
- Many leaders supported the compromise.
Onlarla uzlaşmaya çalıştık.
- We tried to compromise with them.
Missouri Anlaşması yasal mı?
- Was the Missouri Compromise legal?
Görüşmelerden sonra iki taraf, anlaşmazlık konusunda bir uzlaşmaya vardılar.
- After much negotiation, the two sides in the dispute reached a compromise.
Bu konuda ödün veremeyiz.
- We can't compromise on this.
... We have to work on a collaborative basis ' not because we're going to compromise our principle(s), ...
... to compromise your computer, and TPM tamper evidence lets you know when that's happened. ...