Almanca konuşmak istiyorum.
- I want to speak German.
İngilizce konuşmak kolay değildir.
- Speaking English isn't easy.
Genel olarak söylemek gerekirse, oğlanlar kızlardan daha hızlı koşabilirler.
- Generally speaking, boys can run faster than girls.
Sanırım söylemek istediğim bir şeyi neredeyse tamamen söylemek için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşabilirim.
- I think I can speak French well enough to say pretty much anything I want to say.
John, Fransızcayı iyi konuşamıyor.
- John can't speak French well.
Japonca konuşamıyorum.
- I don't speak Japanese.
Bir yerli konuşan gibi ses çıkarmak istiyorsan bu çok iş gerektirir.
- If you want to sound like a native speaker, it'll take a lot of work.
Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
- The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
Rusçayı akıcı bir şekilde konuşabilmek isterim.
- I want to be able to speak Russian fluently.
Altı dil konuşabilmekle böbürlenir.
- He boasts that he can speak six languages.
İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.
- He speaks two languages besides English.
Tom Fransızca bilmektedir ve ayrıca İngilizce bilmektedir.
- Tom speaks French and also speaks English.
There he sat, his very indifference speaking a nature in which there lurked no civilized hypocrisies and bland deceits.