Patronun öğle yemeğini yemekle suçlandım.
- I was accused of eating the boss's lunch.
Vergi kaçırmakla suçlandı.
- He was accused of evading tax.
Yakınlarını kayırmakla itham ediliyor.
- She was accused for nepotism.
Sami, Leyla'yı asla bir suçla itham etmedi.
- Sami never accused Layla of a crime.
Sanık, hakkındaki iki suçlamadan beraat etti.
- The accused was acquitted on two of the charges.
Beni hiçbir şeyle suçlama.
- Do not accuse me of anything.