Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to cause to dance, or move nimbly or merrily about, or up and down; to dandle

listen to the pronunciation of to cause to dance, or move nimbly or merrily about, or up and down; to dandle
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to cause to dance, or move nimbly or merrily about, or up and down; to dandle в Английский Язык Турецкий язык словарь

dance
{f} dans etmek

Tom ve Mary akşam boyunca sadece birbirleri ile dans etmek istediler. - Tom and Mary just wanted to dance with each other all evening.

Benimle dans etmek ister misin? - Would you like to dance with me?

dance
{i} dans

Linda Meg kadar iyi dans edebilir. - Linda can dance as well as Meg.

Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum. - Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.

dance
{i} balo

Baloya gelmeme izin ver; Ben de dans etmek istiyorum. - Let me come to the ball; I, too, would like to dance.

O, lise mezuniyet balosunda onunla dans etti. - She danced with him at the high school prom.

dance
{f} dans ettirmek
dance
eğlence

Dans etmeni izlemek eğlenceli. - It's fun to watch you dance.

dance
dans etme

Ben güneşi sevmiyorum, yağmuru ve onun altında dans etmeyi seviyorum. - I don't like the sun, I prefer the rain and dance under it.

Hiç kimse dans etmekten başka bir şey yapmadı. - No one did anything but dance.

dance
(Tıp) Beyindeki bir lezyona bağlı olarak gelişen istemdışı düzensiz vücut hareketleri (Koredeki hareketler gibi)
dance
{f} oynatmak
dance
{i} danslı parti
dance
{i} oyun

O birçok halk oyunu biliyor. - He knows many folk dances.

dance
{f} oynamak
dance
dance in attendance birinin etrafında dört dönmek
dance
{i} dans, raks, oyun
dance
{i} dans müziği

O bir dans müziği plağı aldı. - She has bought a record of dance music.

dance
sıçramak
Английский Язык - Английский Язык
dance
to cause to dance, or move nimbly or merrily about, or up and down; to dandle

    Расстановка переносов

    to cause to dance, or move nim·bly or Mer·ri·ly about, or up and down; to dan·dle

    Произношение

Избранное