to cause (someone) to receive (money)

listen to the pronunciation of to cause (someone) to receive (money)
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to cause (someone) to receive (money) в Английский Язык Турецкий язык словарь

earn
kazanmak

O işle, o ayda 500 doların üzerinde kazanmaktadır. - He earns over 500 dollars a month with that job.

Onlar para kazanmak istiyorlardı. - They wanted to earn money.

earn
{f} para kazanmak

Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer. - America is a lovely place to be, if you are here to earn money.

Onlar para kazanmak istiyorlardı. - They wanted to earn money.

earn
edinmek
earn
kazandır/kazan
earn
kazan

Sen bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusu kazandın. - And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House.

Ebeveynlerinin görüşü onun kazancını aptal bir kıza harcadığı idi! - His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl.

earn
{f} kazanmak; kazandırmak
earn
doğrultmak
earn
para kazandırmak
earn
kazanç elde etmek
earn
(Ticaret) (para) kazanmak
earn
{f} hak etmek
Английский Язык - Английский Язык
earn

My CD earns me six percent!.

to cause (someone) to receive (money)
Избранное