Sözlerinizi yerine getirmek için elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız.
- You should do your best to carry out your promises.
Planı uygulamak zordu.
- It was difficult to carry out the plan.
Planı uygulamak istiyorum.
- I would like to carry out the plan.
O, planı gerçekleştirmek için bütün deneyimine başvurmak zorunda kaldı.
- He had to call on all his experience to carry out the plan.
Bu planı gerçekleştirmek zordur.
- It is hard to carry out this plan.
Şu anda yapmak zorunda olduğun en önemli şey planı uygulamaktır.
- One of the most important things you have to do right now is to carry out the plan.
Ben bu planı gerçekleştirmek için kararlıyım.
- I am determined to carry out this plan.
O, planını gerçekleştiremedi.
- He could not carry out his plan.
Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
- The actor was on the stage for most of the play.
Roger şarkı yazmayı seviyordu. Aynı zamanda kendi şarkılarını sahnede söylemeyi de seviyordu.
- Roger liked writing songs. He also liked to perform his own songs on the stage.
The Boy was going to the seaside to-morrow. Everything was arranged, and now it only remained to carry out the doctor's orders.
And so the little Rabbit was put into a sack with the old picture-books and a lot of rubbish, and carried out to the end of the garden behind the fowl-house.
... back on its feet all by ourselves. What we can do as we carry out our military strategy ...
... with nato allies to carry out to narrow missions ...