Onların meyve taşımak için kullandıkları sepetler kamış şeritlerinden yapılır.
- The baskets they use to transport fruit are made with strips of cane.
Küba'da çok şeker kamışı yetiştirilir.
- A lot of sugar cane is grown in Cuba.
Tom bir değnek olmadan yürüyemedi.
- Tom couldn't walk without a cane.
Öğretmenimiz bizi bir değnekle dövmeden önce Bu, sizden ziyade beni incitecek. derdi.
- Our teacher used to say This is going to hurt me more than it hurts you before laying into us with a cane.
Tom bir sopayla yürür.
- Tom walks with a cane.
Bir sopa ile yürüyen yaşlı adam Tom'un onun caddeyi geçmesine yardım etmesini istedi.
- An old man walking with a cane asked Tom to help him across the street.
After breaking his leg, he needed a cane to walk.
The teacher gave his student the cane for throwing paper.
Don't hit me with that, it really canes!.