Onun karizmasının çekiciliği diğer insanları dinlettirdi.
- The attractiveness of his charisma made other people listen.
Mavi içinde çok çekicisin.
- You are very attractive in blue.
Mary çok cazibeli bir kadın.
- Mary is a very attractive woman.
Onu cazibeli buluyor musun?
- Do you find him attractive?
Sanırım o, alımlı ve çekici.
- I think she is charming and attractive.
Bu, bu tür bir cihaz için cazip bir fiyat.
- It's an attractive price, for this sort of device.
Payınızdan memnun değilseniz, onu biraz daha cazip yaparım.
- If you are not satisfied with your share, I'll make it a bit more attractive.
Tokyo benim için en az ilginç şehirdir.
- Tokyo is the least attractive town to me.
Aslında onu sevmiyorum, sadece ilginç buluyorum.
- It's not that I seriously like him. I just find him very attractive.
O çok sevimlidir, yani, çekici ve güzeldir.
- She is very pretty, I mean, she is attractive and beautiful.
Mary kız kardeşi kadar güzel değil fakat hâlâ oldukça çekici.
- Mary isn't as beautiful as her sister, but she's still quite attractive.
Onun hakkında ilgi çekici ne bulabilirsin?
- What do you find attractive about her?
The general invited his old buddy to Barksdale to fly in the B-52 and show him just what the old BUFF could do.
The bouncer was a big, buff dude with tattoos, a shaved head, and a serious scowl.
He’s a history buff.
... to the mountain like a gecko. He's super buff. He clearly knows what he's about. And he doesn't ...