Onun görünümünü çekici bulurum.
- I find her appearance attractive.
Görünen o ki kız başarısız oldu.
- She failed to appear.
Tom'un yerinde olmak istemem.
- I wouldn't like to be in Tom's shoes.
O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.
- It was tremendously exciting to be in Boston at that time.
O hiç gözükmedi, bu onu huzursuz etti.
- He did not appear at all, which made her very uneasy.
Bu kaçınılmaz gibi gözüküyor.
- This appears to have been inevitable.