Duyulmak için bağırmak zorunda kaldım.
- I had to shout in order to be heard.
Duyulmak için yeterince yüksek sesle konuşun.
- Speak loud enough to be heard.
John'dan başka hiç kimse onu duymadı.
- Nobody but John has heard of it.
Tom bunu duydu ve kızdı.
- Tom heard this and got angry.
Tom çok sessizce konuştu ama duyulmak için yeterince yüksek sesle konuştu.
- Tom spoke very quietly, but loud enough to be heard.
Tom duyulmak için bağırmak zorunda kaldı.
- Tom had to shout to be heard.
... We've heard many other examples from Esther and Nancy ...
... And I remember I heard it, and I started crying. ...