Bu benim için çok zordu.
- It was too difficult for me.
Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
- It is difficult to translate a poem into another language.
Tom'un ne kadar çetin olabileceğini biliyorum.
- I know how difficult Tom can be.
Yolculuğumuz; uzun, çetin ve tehlikeliydi. Yine de evlerimize sağ salim döndüğümüz için mutluyuz.
- Our trip was long, difficult and dangerous. We're just happy to be back home in one piece.
O, okulda itaat eder, ama evde huysuzdur.
- He obeys in school, but at home he is difficult.
Aynı anda hem geçimsiz hem de uysal, hem hoş hem de katısın. Ne seninle, ne de sensiz yaşayabilirim.
- You are difficult and easy, pleasant and bitter at the same time; I can't live with or without you.
Neden bu kadar belalı oluyorsun?
- Why are you being so difficult?
Bir çatalla yoğurt yemek biraz zordur.
- Eating yogurt with a fork is somewhat difficult.
Bu, şimdiye kadar okuduğum en ağır kitap.
- This is the most difficult book I have ever read.
Onun şiirlerini anlamak güçtür.
- His poems are difficult to understand.
O, şiiri ezberlemede güçlük çekmedi.
- She had no difficulty in learning the poem by heart.
Bence Tom ve Mary'nin her ikisinin de geçinmesi zor.
- I think Tom and Mary are both difficult to get along with.
... it very difficult for poor farmers to enter markets because they lower the price in artificial ...
... and asks secure a what has been the most difficult moment in your musical career ...