Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
- The old man lives alone.
Ormanda yalnız başına yaşadı.
- He lived alone in the forest.
Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim.
- When I was a child, I spent many hours reading alone in my room.
İş onun tarafından yalnız başına mı yapıldı.
- Was the work done by him alone?
Ben gidersem kimsesiz olacaksın.
- If I go, you'll be all alone.
Tek başına yaşıyordu.
- She is used to living alone.
Hiroko orada tek başına oturdu.
- Hiroko sat there all alone.
Hiroko orada tek başına oturdu.
- Hiroko sat there all alone.
Tek başına yaşıyordu.
- She is used to living alone.
Sadece yalnız bırakılmak istediler.
- They just wanted to be left alone.
Şu anda, Tom sadece yalnız bırakılmayı istiyor.
- Right now, Tom just wants to be left alone.
She walked home alone.
The responsibility is theirs alone.
The job was to hard for me to do alone.
I can't ask for help because I am alone.
... ISSA NARRATING: Standing alone at parties is the clearest ...
... Language changes humans from being like stand-alone computers ...