Büyümek istemiyorlar.
- They don't want to grow old.
Tom iki dilli büyümek için şanslıydı.
- Tom was lucky to grow up bilingual.
Bitkilerin yetişmek için güneş ışığına ihtiyacı var.
- Plants need sunlight to grow.
Ana yollar banliyölerin büyümesine katkıda bulunacaktır.
- The construction of a highway will contribute to the growth of the suburbs.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
Tom, bütün yaz sakal uzatmaktadır.
- Tom has been growing a beard all summer.
Bu kalın bıyığı uzatmak uzun zamanımı aldı.
- Growing this thick mustache has taken me quite a while.
Büyüdüğünde ne olmak istersin?
- What do you want to be when you grow up?
Büyük ve güçlü olmak için büyüyebilesin diye sebzelerini ye.
- Eat your vegetables so that you will grow up to be big and strong.
Burada yiyecek yetiştirmek zor.
- It's difficult to grow food here.
Babamın hobisi gül yetiştirmektir.
- My father's hobby is growing roses.
The town grew smaller and smaller in the distance as we travelled.