O, ne tür bir oyundur?
- What sort of play is it?
Biz ne tür bir tehlikedeyiz?
- What sort of danger are we in?
Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
Bugün ne çeşit televizyon programları var?
- What sort of television programs are on today?
Onun kağıtlarını ayıklamak için birkaç gün harcadım.
- I spent several days sorting through her papers.
Tom, birkaç şeyi tasnif etmesi gerektiğini söyledi.
- Tom said he needed to sort a few things out.
Son olarak bunu tasnif etmeni istiyorum.
- I want to sort this out once and for all.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
Ben onun tamamına sıralanmış olarak sahibim.
- I've got it all sorted.
O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı.
- She sorted the files in alphabetical order.