Biz ne tür bir tehlikedeyiz?
- What sort of danger are we in?
Hafta sonlarında ne tür şeyler yaparsınız?
- What sort of things do you do on weekends?
Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
Onun kağıtlarını ayıklamak için birkaç gün harcadım.
- I spent several days sorting through her papers.
Son olarak bunu tasnif etmeni istiyorum.
- I want to sort this out once and for all.
Tom, birkaç şeyi tasnif etmesi gerektiğini söyledi.
- Tom said he needed to sort a few things out.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı.
- She sorted the files in alphabetical order.
Biz öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.
- We ought to sort the students' names alphabetically.