Söylediğim için özür dilemek zorunda değilim.
- I don't have to apologize for what I said.
Tom, Mary'yi ona özür dilemek için aradı fakat o onun yüzüne kapadı.
- Tom called Mary to apologize to her, but she hung up on him.
Özür dilemekten başka yapacak bir şey yok.
- There is nothing to do but apologize.
Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı.
- I apologized, but even then she wouldn't speak to me.
My correspondent apologized for not answering my letter.
... tried to apologize and become friends. ...
... I apologize, Mr. President. I use that term with all respect. ...