Onun evinin önünde bir ileri bir geri yürüdü.
- He walked to and fro in front of her house.
Biz ileri geri koşuyorduk.
- We were running to and fro.
Ben nefesimi tutmaya çabalarken dalgalar beni şiddetle ileri geri fırlatıyordu.
- The waves were tossing me viciously to and fro as I struggled to hold my breath.
Tom ve Mary bir topu ileri geri attılar.
- Tom and Mary tossed a ball back and forth.
Başını ileri geri salladı.
- He shook his head back and forth.
A light tossing to and fro and still rapidly advancing showed that one of the newcomers carried a lantern.