Sıkıldım! Öyleyse yapacak bir şey bul! Seni eğlendirmek için burada değilim.
- I'm bored! Then find something to do! I'm not here to entertain you.
İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
- The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
Şimdi sizi müzikle eğlendireyim.
- Now let me entertain you with music.
Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.
- Intended for children, the book entertains grown-ups.