Askerler alarmdaydılar.
- The soldiers were on the alert.
Polis alarma geçirildi.
- The police have been alerted.
Oğlum okulda daha dikkatli olmalı.
- My son needs to be more alert at school.
İşlek bir caddeden geçerken dikkatli ol.
- Be alert when you cross a busy street!
Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısın.
- You should be alert to the possible dangers.
Ben bir fincan kahve içtikten sonra daha uyanık hissediyorum.
- I feel more alert after drinking a cup of coffee.
Tetikte beklemek zorundayız.
- We have to stay alert.
Bir tsunami geliyor, bu yüzden tetikte olun.
- A tsunami is coming, so please be on the alert.
Tom yetkilileri uyardı.
- Tom alerted the authorities.
Tsunami uyarısı iptal edildi.
- The tsunami alert was cancelled.
Tsunami uyarısı iptal edildi.
- The tsunami alert was cancelled.
Her zaman uyanık olmak zorundayız.
- We have to be alert all the time.
Tehlikeler için tetikte olmalıyız.
- We must be alert to dangers.
... the alert for danger. ...