Tom Mary'nin geçmesine izin vermek için kenara çekildi.
- Tom stepped aside to allow Mary to pass.
Çocuğun yaşı nedeniyle izin vermek zorundasın.
- You have to allow for the boy's age.
Babam benim köpek bakmama izin vermez.
- My father won't allow me to keep a dog.
Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek.
- After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner.
I allow, with Mrs. Grundy and most moralists, that Miss Newcome's conduct . . . was highly reprehensible. — William Makepeace Thackeray.