Ben et yemeyen epeyce insan tanıyorum.
- I know quite a few people who don't eat meat.
Epeyce yer ziyaret ettik.
- We visited quite a few places.
Aslında pek emin değilim.
- Actually, I'm not quite sure.
Pek öyle tasarladığım gibi olmadı.
- It didn't work out quite like I intended it to.
Oldukça büyük bir numara.
- It is quite a big number.
Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
- Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
Sizinle tamamen aynı fikirde değilim.
- I don't quite agree with you.
Sizinle tamamen aynı fikirde değilim.
- I do not quite agree with you.
Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.
- He looked confident but his inner feelings were quite different.
Sizinle tamamen aynı fikirde değilim.
- I don't quite agree with you.
Ben gayet iyi hissediyorum.
- I'm feeling quite well.
Onun niçin sinirlendiği gayet açık.
- Why he got angry is quite clear.
O gerçekten hoş bir arkadaş fakat ondan hoşlanmıyorum.
- He's quite a nice fellow but I don't like him.
O, gerçekten oldukça iyi bir hikaye.
- It is really quite a good story.
Sonuçtan tam olarak memnun değiliz.
- We are not quite satisfied with the result.
Tom işaretin ne anlama geldiğini tam olarak çıkaramadı.
- Tom couldn't quite make out what the sign said.
Büsbütün hayal kırıklığı, biz hayallerimizin yok olduğunu gördük.
- Quite frustrated, we saw our dreams disappear.
Bilgisayarlarla büsbütün evdedir.
- He is quite at home with computers.
Şiddetli yağmur bir hayli zarara yol açtı.
- The torrential rain did quite a bit of damage.
Onlar bir hayli çok kitap satın aldılar.
- They bought quite a few books.
In Lejeuneaceae vegetative branches normally originate from the basiscopic basal portion of a lateral segment half, as in the Radulaceae, and the associated leaves, therefore, are quite unmodified.