O, elimden sıkıca tuttu.
- She held on to my hand tightly.
O, elimi kavradı ve onu sıkıca tuttu.
- She took hold of my hand and held it tightly.
O, elimden sıkıca tuttu.
- She held on to my hand tightly.
Ben ona sıkıca sarıldım.
- I hugged her tightly.
Ben koşuya gitmeden önce ayakkabılarımı her zaman sıkı bağlarım.
- I always tie my shoes tightly before I go jogging.
O, kolumu sıkıca kavradı.
- She gripped my arm tightly.
Göğsümde tatsız bir daralma hissettim.
- I felt an uncomfortable tightness in my chest.
Satın aldığım pantolon çok dar.
- The pants I bought are too tight.
Tom gergin ip üzerinde yürümede iyidir.
- Tom is good at walking on a tightrope.
Bir davul kadar gergindir.
- It's as tight as a drum.
Ben ona sıkıca sarıldım.
- I hugged her tightly.
O, kolumu sıkıca kavradı.
- She gripped my arm tightly.
Anne kararlı bir şekilde Gilbert Blythe'ı asla affetmeyeceğim dedi.
- I shall never forgive Gilbert Blythe, said Anne firmly.
Sen o vidaları sıkmak zorundasın.
- You have to tighten those screws.
Tom, kendini zor bir durumda buldu.
- Tom found himself in a tight spot.
Bu adamlar tayt giyiyorlar.
- These men are wearing tights.
Sami, Leyla'nın taytını giyiyordu.
- Sami wore Layla's tights.
Ev ödemelerimizi yapmak için, kemerlerimizi sıkıştırmak zorunda kalacağız.
- To make our house payments, we're going to have to tighten our belts.
İpe sıkıca tutunarak karaya güvenli bir şekilde geldim.
- Holding on to the rope firmly, I came safely to land.
O kolunu sıkıca kavradı.
- He clutched her arm firmly.
Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu.
- Jefferson believed firmly in the value of education.
Ben işkenceye kesin olarak karşıyım.
- I'm firmly opposed to corporal punishment.
O, kolumu sımsıkı tuttu.
- She held my arm firmly.
The mountain pass was made dangerous by its many tight corners.
We've grown tighter over the years.
That is one tight bicycle!.
Make sure the lid is closed tight.
We went drinking and got tight.
They flew in a tight formation.
Don't do that. That's tight.
I grew up in a poor neighborhood; money was very tight, but we made do.