tifirellest

listen to the pronunciation of tifirellest
Английский Язык - Турецкий язык

Определение tifirellest в Английский Язык Турецкий язык словарь

swallow
yutmak

Tom gururunu yutmak ve yardıma ihtiyacı olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı. - Tom had to swallow his pride and admit that he needed help.

Tom kurbağayı yutmak zorunda kaldı. - Tom had to swallow the frog.

swallow
{i} kırlangıç

Kırlangıç uçuşta hızlıdır. - The swallow is swift in flight.

Gittikçe daha fazla kırlangıç görebiliriz. - We can see more and more swallows.

swallow
{f} k.dili. yutmak, kanmak, aldanmak, inanmak
swallow
yemek
swallow
yutkunma
swallow
yudumlamak
swallow
kanmak
swallow
{f} yut

ATM, kredi kartını yuttu. - The ATM has swallowed the credit card.

ATM, kredi kartını yuttu. - The ATM swallowed the credit card.

swallow
yutkunmak
swallow
yutma

Bu hapları yutmak zor. - These pills are hard to swallow.

Tom yutma zorluğu yaşıyor. - Tom is having a hard time swallowing.

swallow
herhangi bir sözün gerçek olup olmadığını araştırmadan kabul etmek
swallow
{f} belli etmemek
swallow
{f} inanmak
swallow
i., zool. kırlangıç
swallow
{f} altında kalmak
swallow
makara yivi
swallow
{i} yudum

Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam. - If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.

Kadın servis edilen cin ve limonu bir yudumda mideye indirdi. - The woman downed the gin and lime that was served in one swallow.

swallow
{i} boğaz

Yutarken boğazım ağrıyor. - My throat hurts when I swallow.

Yutkunduğum zaman boğazım gerçekten acıtıyor. - My throat really hurts when I swallow.

swallow
{i} çatal kuyruk
Английский Язык - Английский Язык
swallow-
swallow