Ben, o filmi uzun zaman önce izledim.
- Vi esa película hace mucho tiempo.
Uzun zamandır istediğim fotoğraf makinesi budur.
- Esta es la cámara que he querido por mucho tiempo.
Vakit geçirmek için kart oynadık.
- Jugamos a las cartas para pasar el tiempo.
O vakitler, Büyük Britanya savaş için hazır değildi.
- En aquel tiempo, Gran Bretaña no estaba lista para la guerra.
Zamanım olup olmadığını bilmiyorum.
- No sé si tengo tiempo.
Kitap okumak için zamanım yok.
- No tengo tiempo para leer libros.