Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- Through trial and error, he found the right answer by chance.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Sadece bunu baştan sona konuşalım.
- Let's just talk this through.
Sincap güç kablosunu baştan sona çiğnedi.
- The squirrel chewed through the power cable.
Tom kalabalığın arasından ilerledi.
- Tom made his way through the crowd.
Tom kalabalığın arasından ite kalka yol açtı.
- Tom elbowed his way through the crowd.
Diller taşa kazınmamıştır. Diller hepimizin sayesinde yaşar.
- Languages are not carved in stone. Languages live through all of us.
Tom ve Mike ortak arkadaşları sayesinde arkadaş oldular.
- Tom and Mike became acquainted through their mutual friends.
İspanya'dan Parise Pirene'leri bir uçtan bir uca yürüdüm.
- I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris.
O direkt gözyaşları ile cevap verdi.
- She answered through tears.
Tom neredeyse tamamen burada.
- Tom is about through here.
O tamamen Amerikalıdır.
- He's American through and through.
Paris'in içinden akan nehir, Seine'dir.
- The river which flows through Paris is the Seine.
Nehir ormanın içinden kıvrılarak gitmektedir.
- The river winds through the forest.
Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
- The forest fire occurred through carelessness.
İki çocuk araziyi baştan başa dolaştı.
- The two boys traveled throughout the land.
Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar.
- They fled through a secret passageway.
Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- Through trial and error, he found the right answer by chance.
Tom Mary'yi onun işini baştan sona incelerken yakaladı.
- Tom caught Mary snooping through his stuff.
Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi.
- Tom flipped through the pages of the magazine.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Adam Tom'a baktı, sonra sahne kapısından dışarı karanlık Londra caddesine doğru gözden kayboldu.
- The man looked at Tom, then vanished through the stage door out into the dark London street.
Sonuna kadar görevi taşımalısın.
- You must carry the task through to the end.
O, pencereden içeriye girdi.
- He came in through the window.
Hırsız kırık bir pencereden içeriye girdi.
- The burglar got in through a broken window.
O, gece süresince çalıştı.
- He worked through the night.
Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır.
- This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products.
Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir.
- Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II.
Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
- Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
Vext the dim sea.