Tom Mary'yi tehdit etmekle terk etti.
- Tom threatened to leave Mary.
Tüm yapmak istediğimin Tom'u tehdit etmek olduğuna yemin ederim.
- I swear all I meant to do was to threaten Tom.
Tom oldukça tehdit edilmiş hissetti.
- Tom felt quite threatened.
Ben tehdit edilmiş hissetmedim.
- I didn't feel threatened.
The rocks threatened the ship's survival.
He threatened me with a knife.