Bir rüyayı yaşıyorsun ve rüya sona ermek üzere.
- You are living a dream, and the dream is about to end.
Öyle sona ermek zorunda değildi.
- It didn't have to end like that.
Sami kendi hayatına son vermek istedi.
- Sami wanted to end his life.
Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum.
- I want to put an end to the quarrel.
Fadıl evliliği sona erdirmek istedi.
- Fadil wanted to end the marriage.
Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.
- Eisenhower had campaigned to end the war.
Oyunun bitimiyle birlikte müthiş bir sevince büründük.
- As soon as the game ended, we became overjoyed.
Dersin bitimine 10 dakika kaldı.
- 10 minutes remained until the end of the lesson.
Bu yaz tatili çok çabuk bitti.
- The summer vacation has come to an end too soon.
Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter.
- Life never ends but earthly life does.
Başlangıcı olanın sonu da vardır.
- Whatever has a beginning also has an end.
İyi başlayan iyi biter.
- A good beginning makes a good ending.
Onun bitmeyen masallarından sıkıldım.
- He bored me with his endless tales.
Bu iş iyi bitmeyecek.
- This is not going to end well.