Ben hikayenin tamamını biliyorum.
- I know the whole of the story.
Devriye arabaları alanının tamamını kapsamaktadır.
- The patrol cars cover the whole of the area.
Tom bütün gününü yatakta okuyarak geçirdi.
- Tom spent the whole day reading in bed.
Bütün pastayı yiyecek mi?
- Will he eat the whole cake?