Bence Dünya'nın derinliklerinde daha fazla altın olmalı.
- I think there must be much gold in the depths of the Earth.
Kendimi okyanusun derinliklerine batırmak istiyorum, ki orada gözden kaybolup bir daha asla görünmeyeyim.
- I want to submerge myself in the ocean depths, and to disappear there so as to never be seen again.
Bu dramada bir şey eksik.O gerçek derinliği olmayan basit ikaz edici bir masal.
- This drama is missing something. All it is is a simple cautionary tale with no real depth.
Nehrin derinliğini ölçtük.
- We measured the depth of the river.
Measure the depth of the water in this part of the bay.