Bu caddede aşağı yukarı yürüyerek saatler harcadım.
- I spent hours walking up and down on this street.
Onlar tuşları aşağı yukarı hareket ettirdiler.
- They moved up and down the keys.
Koltuğunu geriye eğme.
- Don't tilt your chair back.
Tom yatağın üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
- Tom started bouncing up and down on the bed.
Biz Kyoto sokaklarında yukarı aşağı yürüdük.
- We walked up and down the streets of Kyoto.