Onun buluşlarının büyük bir kısmı tarihe bilinmeyen olarak kalacağı tahmin edilmektedir.
- It is estimated that a great part of his inventions would remain unknown to the date.
İki bilinmeyenli bir denklem gibiydi hepsi.
- It was all like a single equation with two unknowns.
O, Almanya'da yıldızdır ama Amerika'da tamamen bilinmez.
- He's a star in Germany, but completely unknown in America.
Onun orijini bilinmez.
- Its origin is unknown.
Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
- Some things in life are beyond our ability to control.
Çiçek Kızılderililer tarafından bilinmiyordu.
- Smallpox was unknown to Native Americans.
Yangının nedeni bilinmiyordu.
- The cause of the fire was unknown.
Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
- The questions involved go far beyond economics.
Tom onun ötesine gitti.
- Tom went beyond that.
Takımım hiç çeyrek finalden öteye gidemedi.
- My team has never advanced beyond the quarter-finals.
Yaşarken tanınmayan birçok büyük düşünür ölümden sonra ünlü oldu.
- Many great thinkers who were unknown while alive became famous after death.
Tom normal çalışma saatlerinin dışında çalıştığında %50 zamlı aldı.
- Tom got time and a half when he worked beyond his usual quitting time.
O iyileşme şansı dışındadır.
- He is beyond the chance of recovery.
O, kazandığından çok para harcıyor.
- She lives beyond her means.
Tom kazandığından çok para harcıyor.
- Tom lives beyond his means.
Yaşarken tanınmayan birçok büyük düşünür ölümden sonra ünlü oldu.
- Many great thinkers who were unknown while alive became famous after death.
Like a rolling stone?.
... unknown reason. ...