Ben sadece işlerin değişmek zorunda olmamasını diliyorum.
- I just wish things didn't have to change.
O, yaşayan türlerin en güçlüsü değil, en zekisi değil fakat değişmek için en duyarlı olanıdır.
- It is not the strongest of the species that survive, not the most intelligent, but the one most responsive to change.
Tom değiştirmek için isteksiz gibi görünüyor.
- Tom seems to be unwilling to change.
Onu değiştirmek istiyorum.
- I want to change that.
Havada ani bir değişiklik vardı.
- There was a sudden change in the weather.
Programımızda bir değişiklik yapamayız.
- We cannot make a change in our schedule.
Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
- Physical changes are directly related to aging.
Ben taslakda bazı değişiklikler yapmak istiyorum.
- I'd like to make some changes in the draft.