Onu adliye binasında alabilirsin, katip ekledi.
- You can get it at the courthouse, the clerk added.
Katip bana hatasını itiraf etti.
- The clerk admitted his mistake to me.
Tom'un denediği ceket çok küçük olduğu için, tezgahtar ona denemesi için bir tane daha verdi.
- Since the coat Tom tried on was too small, the clerk gave him another one to try on.
Süpermarkette bir tezgahtardır.
- She is a clerk in the supermarket.
Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor.
- For the time being, she is clerking in a department store.
Babam bir banka memuru.
- My father is a bank clerk.
Onun babası bir banka memuru.
- Her father is a bank clerk.