the source or reason of an event or action

listen to the pronunciation of the source or reason of an event or action
Английский Язык - Турецкий язык

Определение the source or reason of an event or action в Английский Язык Турецкий язык словарь

cause
{f} yol açmak

Paniğe yol açmak istemiyorum. - I don't want to cause a panic.

Paniğe yol açmak istemiyoruz. - We don't want to cause a panic.

cause
neden

Kaza çok fazla ölüme neden oldu. - The accident has caused many deaths.

Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir. - The primary cause of his failure is laziness.

cause
{f} neden olmak, sebep olmak, yol açmak: What's caused this? Buna yol açan ne? Will it really cause my camellias to bloom earlier? Gerçekten
cause
{i} gaye
cause
{i}

Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var. - All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.

Onun işini kaybetmesine neyin sebep olduğunu düşünüyorsun? - What do you think caused him to lose his job?

cause
{i} amaç

Burada iyi bir amaç için buradayız. - We're here for a good cause.

cause
{f} neden olma

Dikkatsiz araba sürme kazalara neden olmaktadır. - Careless driving causes accidents.

Alarm için neden olmadığını anlıyorum. - I see no cause for alarm.

cause
tarafını tutmak
cause
{i} sorun

Tom bana çok sorun çıkarıyor. - Tom causes me a lot of trouble.

O okulda iyi davranıyor ama evde sorunlara neden oluyor. - He behaves well in school but at home he causes problems.

cause
final cause asıl gaye
cause
make common cause with işbirliği etmek
cause
{i} dava, ülkü: That's a cause worthy of one's devotion. Kendini adamaya değer bir dava. 4
cause
ülkü
cause
{i} dava konusu
cause
{i} dava

Yakında hareket artmıyordu. Birçok kişinin cesareti kırıldı ve davadan ayrıldı. - Soon the movement was no longer growing. Many people became discouraged and left the cause.

O, davaya hiçbir katkıda bulunmadı. - He contributed nothing to the cause.

cause
ilke

Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz. - When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.

cause
-e neden olmak
cause
(isim) neden, sebep, amaç, gaye, haklı neden, dava, dava konusu, sorun, problem, iş
cause
{i} neden, sebep, illet
Английский Язык - Английский Язык
cause
the source or reason of an event or action

    Расстановка переносов

    the source or rea·son of an e·vent or ac·tion

    Турецкое произношение

    dhi sôrs ır rizın ıv ın ivent ır äkşın

    Произношение

    /ᴛʜē ˈsôrs ər ˈrēzən əv ən ēˈvent ər ˈaksʜən/ /ðiː ˈsɔːrs ɜr ˈriːzən əv ən iːˈvɛnt ɜr ˈækʃən/
Избранное