İpek yumuşak ve pürüzsüzdür.
- Silk feels soft and smooth.
İpek yumuşak ve pürüzsüzdür.
- Silk is soft and smooth.
Bunun düzgünce gideceğini düşünüyorum.
- I think that will go smoothly.
Meryem eteğini düzeltti.
- Mary smoothed down her skirt.
Açılış konuşması düzgünce gitti.
- The opening statement went smoothly.
Düzgün bir yolda sürmek güzel.
- It's nice to drive on a smooth road.
Tom yumuşak bir konuşmacıdır.
- Tom is a smooth talker.
Deniz sakin ve yumuşak görünüyor.
- The sea looks calm and smooth.
Teleskobun aynasının mükemmel biçimde pürüzsüz olması gerek.
- The telescope's mirror needs to be perfectly smooth.
Duvar mükemmel ve geçilemez gibi görünüyordu.
- The wall appeared to be smooth and impenetrable.
Peki, bu sorunsuzca gitti.
- Well, that went smoothly.
Roket sorunsuzca yükseldi.
- The rocket went up smoothly.
Bu fermuar kolayca kapanmıyor.
- This zipper doesn't zip smoothly.
Onun yumuşak konuşmasıyla kolaylıkla içeri alındım.
- I was easily taken in by his smooth talk.
Ayaklarımın arkasını yumuşatmak için ponza taşı ile ovarım.
- I rub with pumice, in order to smooth the back of my feet.
Deniz sakin ve yumuşak görünüyor.
- The sea looks calm and smooth.
... it zooms fluidly back to me with a smooth, fluid back and forth transition. ...
... smooth, fluid experience. ...