Bir ön duruşma 20 Ekim'de planlanıyor.
- A preliminary hearing is scheduled for October 20th.
Bu bir yargılama değil bir duruşmadır.
- This is a hearing, not a trial.
Tom işitme cihazı olmadan neredeyse duyamıyor.
- Tom can hardly hear without his hearing aid.
Tom işitmesini kaybetti.
- Tom lost his hearing.
Tom işitmesini kaybetti.
- Tom lost his hearing.
Tom işitme cihazı olmadan neredeyse duyamıyor.
- Tom can hardly hear without his hearing aid.
Çocukların keskin bir işitme duyusu var.
- The kid has a keen sense of hearing.
Kör bir insanın işitme duyusu genellikle çok keskindir.
- A blind person's hearing is often very acute.
Tom, sizin işitme cihazınızı kaybettiğiniz söyleniyor. Hayır! Meksika yemeklerini sevmiyorum.
- Tom, it's said you've lost your hearing aid. Nope! I don't like Mexican food.
Sanırım bir işitme cihazına ihtiyacım var.
- I think I need a hearing aid.
My hearing isn't what it used to be, but I still heard that noise.