Onlar batı ülkeleriyle iletişim kurdular.
- They communicated with the Western countries.
Batı ülkeleri konuyla ilgili tutumundan dolayı Japonya'ya atlıyor.
- Western countries are jumping on Japan for its stance on the issue.
Çok sayıda aile sınırda yeni bir hayat kurmak için batıya gitti.
- Many families went west to make a new life on the frontier.
Yol batıya doğru hafifçe kıvrılır.
- The road curves gently towards the west.
Ada Japonya'nın batısında yer alır.
- The island lies to the west of Japan.
Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
- In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
- In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
Roger batıda şehirden şehire seyahat etti.
- Roger traveled from town to town in the west.
Batıdaki erkekler genellikle viski içer.
- Generally men in Westerns drink whisky.
Ada Japonya'nın batısında yer alır.
- The island lies to the west of Japan.
Şehir Londra'nın batısında bulunmaktadır.
- The city is found west of London.
Uçak, batıya doğru uçtu.
- The plane flew toward the west.
O, yolculuğuna batıya doğru başladı.
- He began his trip to the West.