Onu yapmaman için çok sayıda sebepler var.
- There are a good many reasons why you shouldn't do it.
Onların bir ideali sabahları kalkmak için bir sebepleri yok.
- They lack an ideal, a reason to get up in the morning.
Onu yapmaman için çok sayıda nedenler var.
- There are a good many reasons why you shouldn't do it.
Onun istifa etmesi için bir neden yok.
- There is no reason why he should resign.
Gerekçelerini anlamam gerekiyor.
- I need to understand your reasons.
Tom'un şimdi mutlu olmak için iyi bir gerekçesi var.
- Tom now has a good reason to be happy.
Bu akıl yürütme gerçekten delice.
- This reasoning is really insane.
Bu akıl yürütme ile ilgili temel bir hatadır.
- This is an elementary error of reasoning.
O, benim önerimin mantıklı olduğunu kabul etti.
- She allowed that my offer was reasonable.
Daha mantıklı olmalısın.
- You should be more reasonable.
Onu yapmaman için çok sayıda sebepler var.
- There are a good many reasons why you shouldn't do it.
Onun istifa etmesi için bir sebep yok.
- There is no reason why he should resign.
Bu akıl yürütme gerçekten delice.
- This reasoning is really insane.
Bu akıl yürütme ile ilgili temel bir hatadır.
- This is an elementary error of reasoning.
Gençliğinin bittiğini düşünmek için iyi bir nedenin olabilir.
- You may have good reason to think that your youth is over.
Bir sarhoşu ikna etmeye çalışmak imkansızdır.
- It's impossible to reason with a drunk.
Tom başka ne için oraya giderdi?
- Why else would Tom go there?
Tom kalma sebebi bulmak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to find a reason to stay.
Söylediği gerekçeyi anlamak zor.
- The reason which he gave is hard to understand.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Tom kalma sebebi bulmak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to find a reason to stay.
İlerde bunu tartışmak için sebep olmadığını anlıyorum.
- I see no reason to discuss it further.
Onu niye yapmadığını anlamaya çalışıyorum.
- I'm trying to understand why you didn't do it.
Kötü niyetli dedikodular orman yangını gibi yayılır.Sanırım kötü haber tez yayılır demelerinin nedeni budur.
- Malicious gossip spreads like wildfire. I guess that's why they say bad news travels fast.
Siz beyler niçin öyle öfkelisiniz?
- Why are you guys so angry?
Niçin kimse benim cümlelerime katkıda bulunmuyor?
- Why doesn't anybody translate my sentences?
Neden bankı kırmızıya boyadın?
- Why did you paint the bank red?
Neden bugün istasyonda taksi yok?
- Why are there no taxis at the station today?
I don't know the reason why Tom did that.
- I don't know the reason Tom did that.
Tom still hasn't told me the reason why he's not going to do that.
- Tom still hasn't told me the reason why he isn't going to do that.
And the specific distinction between man and beast is now, strictly speaking, no longer reason (the lumen naturale of the human animal) but science….
to reason out the causes of the librations of the moon'''.
to reason down a passion.
I reasoned the matter with my friend.
proof, more or less decisive, for an opinion or a conclusion.
I was promised, on a time, To have reason for my rhyme.
... $3,600. And the reason is because I believe we do best when the middle class is doing ...
... actually provide great care cheaper than average. And the reason they do is because they do ...