the quantity contained in a can

listen to the pronunciation of the quantity contained in a can
Английский Язык - Турецкий язык

Определение the quantity contained in a can в Английский Язык Турецкий язык словарь

can
{f} yapabilmek

O, yurtdışında eğitim yapabilmek için çok çalışıyor. - He works hard so that he can study abroad.

can
{f} ebilmek
can
{i} popo

Çok fazla fasulye yedim ve şimdi popom ötmeyi durduramıyor. - I ate too many beans and now my backside cannot stop singing.

can
-ebilmek
can
{i} konserve kutusu
can
konserve yapmak
can
teneke kutu

Teneke kutuyu atmadan önce ezin. - Crush the can before you throw it away.

Teneke kutu içinde altı tane balık var. - There are six fish inside the tin can.

can
ebil(mek)
can
argo yüznümara
can
ABD

Büyük Kanyon ABD'deki en popüler yerlerden biridir. - The Grand Canyon is one of the most popular places in the USA.

ABD, Kanada ile komşudur. - The United States borders Canada.

can
{f} konservelemek
can
{i} argo tuvalet, memişhane, yüznumara
can
(Tekstil) kova

Ken'i kovamıyorum. O iyi bir işçi. - I cannot fire Ken. He's a good worker.

Kovanda sadece tek bir kraliçe olabilir. - There can be only one queen in the hive.

can
{f} kayıt yapmak (ses ya da görüntü)
can
-ebil-, yapmak imkânı olmak: Can you do this work? Bu işi yapabilir misin? I couldn't find my hat. Şapkamı bulamadım
can
{i} argo klozet; hela taşı
can
{f} uzaklaştırmak (okul)
can
{f} kovmak

Tom'u kovmaktan daha iyi bir şey istemiyorum ama bunu yapamıyorum. - I'd like nothing better than to fire Tom, but I can't do that.

Английский Язык - Английский Язык
-can
can
the quantity contained in a can

    Расстановка переносов

    the quan·ti·ty con·tained in a Can

    Турецкое произношение

    dhi kwäntıti kınteynd în ı kın

    Произношение

    /ᴛʜē ˈkwäntətē kənˈtānd ən ə kən/ /ðiː ˈkwɑːntətiː kənˈteɪnd ɪn ə kən/
Избранное