the present time

listen to the pronunciation of the present time
Английский Язык - Турецкий язык
halihazır
now
şimdi

O şimdi bir mektup yazıyor. - She is writing a letter now.

Toplantıyı şimdi başlatalım mı? - Shall we start the meeting now?

now
şu aralar
now
şu tapta
now
şu anda

Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim. - I just bet you were thinking something perverse just now.

Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız? - Are you ready to order now?

now
hemen

Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar. - My grandmother used to go out for a walk almost every day, but now she seldom, if ever, goes out.

İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur. - I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.

now
{i} şu an

Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır. - What I want now is not money, but time.

Asama yanardağı şu an hareketsiz. - Mt. Asama is now dormant.

now
acilen
now
conj. mademki
now
halen

Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz. - Even now, we still doubt that he is the real murderer.

present time
şimdiki zaman
now
zaman zaman

Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım. - I meet him at school now and then.

Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım. - I fall asleep in the class every now and then.

now
öylenow this
now
now that bazen biri bazen öteki
now
şimdiki zaman
now
bağlaç
now
(zarf) şimdi, şu anda, halen, acilen, hemen, derhal
now
(bağlaç) mademki, dığından
now
now and then ara sıra
now
argo günümüze uygun
the time
sabah akşam all
Английский Язык - Английский Язык
{n} now
Present Time
pt
The time
hour
The time
when

Some people have compared Esperantism to a cult, but soon there will come a time when Zamenhof returns and punishes them for this sacrilege. - Some people have likened Esperantism to a cult, but soon the time will come when Zamenhof returns and punishes them for this sacrilege.

Stars emanate gamma rays when they explode. - Stars emit gamma rays at the time of their explosion.

present time
of now, of the present time
present time
the circumstances and ideas of the present age; "behind the times"; "in times like these"
to the present time
up to now
the present time

    Расстановка переносов

    the pres·ent time

    Турецкое произношение

    dhi prizent taym

    Произношение

    /ᴛʜē prēˈzent ˈtīm/ /ðiː priːˈzɛnt ˈtaɪm/

    Видео

    ...  So at the present time, the United States is suffering from a massive case of nuclear ...
Избранное