Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

the power of readily combining objects in such a manner

listen to the pronunciation of the power of readily combining objects in such a manner
Английский Язык - Турецкий язык

Определение the power of readily combining objects in such a manner в Английский Язык Турецкий язык словарь

wit
{i} nükte

Tom sık sık nükte yapar. - Tom frequently makes witty remarks.

Tom her zaman nükte yapıyor. - Tom is always making witty remarks.

wit
farkında olmak
wit
nüktecilik
wit
{i} ince espri

İnce espri konuşmaya lezzet verir. - Wit gives zest to conversation.

O kitabı yazan kişi hem mizah hem de ince espriye sahiptir, değil mi? - The person who wrote that book is possessed of both humour and wit, isn't he?

wit
espritüel kimse
wit
nüktedanlık
wit
{f} öğrenmek

Doktor Tom'a acıyla birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda kalacağını söyledi. - The doctor told Tom he'd just have to learn to live with the pain.

Şirketiniz öncelikli olarak Amerika ile iş yapıyorsa, o zaman Amerikalı bir yerli ile İngilizce öğrenmek zorunda kalırsınız. - If your company primarily does business with America, then you should be studying English with a native speaker from America.

wit
{f} farkında ol

Farkında olmadan tam yanımdan geçti. - She passed right by me without noticing.

Tom'un ebeveynleri olmadan müzeye girmesine izin verilmeyeceğinin farkında olmamasının pek mümkün olmadığını düşünüyorum. - I think it's highly unlikely that Tom was not aware that he wouldn't be allowed to enter the museum without his parents.

wit
{f} yâni

Bu sabah depomu benzinle doldurduğumda, litresi 135 yene mal oldu yani galonu 6.55 dolar. - When I filled my tank with gasoline this morning, it cost ¥135 per liter which is $6.55 per gallon.

Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz. - So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.

wit
anlayış

İyi bir espri anlayışı zor dönemlerle başa çıkmana yardımcı olacaktır. - A good sense of humor will help you deal with hard times.

Bazı normlarla ilgili temel bir anlayış olmadan, iletişim mümkün değildir. - Without a basic understanding of certain norms, communication is impossible.

wit
akıl

Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır. - Tom knows better than to fight with you.

O, onunla tartışmayacak kadar akıllıdır. - She knows better than to argue with him.

wit
zekâ

Ortalama zekada birisi bunu anlayabilir. - A person with average intelligence would understand that.

Onun zekası ve deneyimi onun sorunla baş etmesini sağladı. - His intelligence and experience enabled him to deal with the trouble.

wit
zekâ kıvraklığı
wit
{i} espritüel kimse, nüktedan kimse
wit
{i} espritüellik, nüktedanlık, nüktecilik
wit
{i} ince zekâ

Ben senin ince zekana sahip değilim. - I don't have your wit.

wit
(isim) zekâ, ince zekâ, akıl, ince espri, nükte, zeki kimse
Английский Язык - Английский Язык
wit
the power of readily combining objects in such a manner

    Расстановка переносов

    the po·wer of read·i·ly com·bin·ing objects in such a man·ner

    Турецкое произношение

    dhi pauır ıv redıli kımbaynîng ıbceks în sʌç ı mänır

    Произношение

    /ᴛʜē ˈpouər əv ˈredəlē kəmˈbīnəɴɢ əbˈʤeks ən ˈsəʧ ə ˈmanər/ /ðiː ˈpaʊɜr əv ˈrɛdəliː kəmˈbaɪnɪŋ əbˈʤɛks ɪn ˈsʌʧ ə ˈmænɜr/
Избранное