the position of a soldier in presenting arms; as, to stand at present

listen to the pronunciation of the position of a soldier in presenting arms; as, to stand at present
Английский Язык - Турецкий язык

Определение the position of a soldier in presenting arms; as, to stand at present в Английский Язык Турецкий язык словарь

present
{i} mevcut

Kabinenin her üyesi mevcuttu. - Every member of the cabinet was present.

Bütün öğrenciler mevcut değiller. - Not all those students are present.

present
{i} şu an

Şu andaki hükümetin çok sayıda problemleri var. - The present government has many problems.

O, şu anki maaşından memnun. - She is content with his present salary.

present
{i} hediye, armağan
present
{s} şimdiki

Şimdiki işimi bırakacağım. - I am going to leave my present job.

Onun şimdiki yardımcısı Bayan Nokami'dir. - His present assistant is Miss Nokami.

present
{s} halihazırdaki
present
bergüzar
present
gün

Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım. - I got you a pen as a birthday present.

Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik. - We chose Mary a good birthday present.

present
{i} belge
present
tanıtmak
present
sahnede göstermek
present
{i} şimdiki zaman

Cennet ya da cehennem yoktur. Biz sadece şimdiki zamanda yaşayabiliriz. - There is no heaven or hell. We can only live in the present.

Geçmişte değil, şimdiki zamanda yaşamalısın. - You must live in the present, not in the past.

present
{s} adı geçen
present
(fiil) sunmak, sahneye koymak, vermek, bulunmak (iltifat), tanıtmak, takdim etmek, ortaya koymak, ileri sürmek, aday göstermek, arzetmek, çıkarmak, ibraz etmek, nişan almak, doğrultmak (silah), doğrultmak, sahnelemek
present
{f} takdim etmek
present
takdim etme
present
şu anki

Tom şu anki maaşından memnun değil. - Tom isn't content with his present salary.

Çoğu şu anki kariyerinden bıkmış. - Many are fed up with their present careers.

present
bugünkü

Bugünkü durumundan memnundur. - He is content with his present state.

Tom bugünkü maaşından memnun. - Tom is content with his present salary.

present
{s} bulunan, hazır, mevcut: the animals present in this region bu bölgede bulunan
Английский Язык - Английский Язык
present
the position of a soldier in presenting arms; as, to stand at present

    Расстановка переносов

    the po·si·tion of a sol·dier in presenting arms; as, to stand at pres·ent

    Произношение

Избранное