Yahudilik gerçekten Hıristiyanlığın zıttı değil.
- Judaism isn't really the opposite of Christianity.
Wrong'un zıt kelimesi right'tır.
- The opposite of wrong is right.
Biz her zaman zıt yönlere gittik.
- We always went in opposite directions.
Ölüm yaşamın zıttı değildir: biz ölümümüzü ölürken geçirmezken hayatımızı yaşarken geçiririz.
- Dying is not the opposite of living: we spend our life living while we don't spend our death dying.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.
- Waking up is the opposite of going to sleep.
Bu, benim beklediğimin tersi.
- This is the opposite of what I expected.
Aksi yöne gitmen gerekir.
- You should go in the opposite direction.
İkiz olmalarına karşın onların karşıt kişilikleri vardı.
- Although they were twins, they were of opposite personalities.
Zengin olmak, yoksul olmanın karşıtıdır.
- Becoming rich is the opposite of becoming poor.
Kimin evi seninkinin karşısında?
- Whose house is opposite to yours?
Parkın karşısında güzel bir nehir var.
- Opposite the park there is a beautiful river.
Sami karşı yönden geliyordu.
- Sami was coming in the opposite direction.
Benim görüşüm karşı yönde.
- My opinion is the opposite.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Kimin evi seninkinin karşısında?
- Whose house is opposite to yours?
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.
Karşıda altı katlı bir bina var.
- Opposite there is a six-story building.
Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o acı ve keder getirir.
- War doesn't bring on peace; on the contrary, it brings pains and grief on both sides.
Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.
- I thought he was busy, but on the contrary he was idle.
Yaygın görüşün aksine, Tom o kadar da saf değildir.
- Contrary to popular belief, Tom isn't that naive.
Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
- Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
He has a lot of success with the opposite sex.
I was on my seat and she stood opposite.
She saw him walking on the opposite side of the road.
Up is the opposite of down.
... Now fortunately, there's an equal and opposite reaction ...
... totally opposite reasons, they both believed that the people at the coal-face should have ...