Utanmadan onu ağızdan öptü.
- She kissed him without shame, on the mouth.
Tom'un annesi ona dolu ağızla konuşmamasını söyledi.
- Tom's mother told him not to talk with his mouth full.
Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary sözünü kesti.
- Tom opened his mouth to say something, but Mary interrupted him.
Söylemek istediğin şeyin sessizlikten daha iyi olduğundan emin değilsen ağzını açma.
- Don't open your mouth if you are not certain that what you want to say is better than silence.
Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını kapalı tut.
- If you don't have anything nice to say, keep your mouth shut.
Tom ağzını kapalı tuttu ve ne olduğunu kimseye söylemedi.
- Tom kept his mouth shut and didn't tell anyone what had happened.