Tom veli görüşmesine gitti.
- Tom went to the parent-teacher meeting.
Komite öğretmenlerden ve velilerden oluşur.
- The committee is composed of teachers and parents.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
- Apart from his parents, no one knows him very well.
Ailen anlarsa başın belaya girer.
- You'll get into trouble if your parents find out.
Tom hastalıklı bir çocuktu ve ana babası tarafından şımartılmıştı.
- Tom was a sickly child and was mollycoddled by his parents.
Bazı ana babalar çocukları hakkında gereksiz yere endişelenirler.
- Some parents worry unnecessarily about their children.
Bu ifadeyi parantezler içine koymalısın.
- You should put this phrase in parentheses.
Bu ifadenin etrafına parantezler koymalısın.
- You should put parentheses around this phrase.
Onlar her zaman ebeveynlerine itaat etmiyorlar.
- They don't always obey their parents.
Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.
- His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
Ana babasından miras kalan bir apartmana henüz taşındı.
- He just moved into an apartment he inherited from his parents.