Bence Dünya'nın derinliklerinde daha fazla altın olmalı.
- I think there must be much gold in the depths of the Earth.
Kendimi okyanusun derinliklerine batırmak istiyorum, ki orada gözden kaybolup bir daha asla görünmeyeyim.
- I want to submerge myself in the ocean depths, and to disappear there so as to never be seen again.
Biz nehrin derinliğini ölçüyoruz.
- ׁWe're measuring the depth of the river.
O ailesi için sevgisinin derinliğini gösteriyor.
- That shows the depth of his love for his family.
Kendimi okyanusun derinliklerine batırmak istiyorum, ki orada gözden kaybolup bir daha asla görünmeyeyim.
- I want to submerge myself in the ocean depths, and to disappear there so as to never be seen again.
21 ay önce kışın derinliklerinde başlayan şey bu sonbahar gecesinde sona eremez.
- What began 21 months ago in the depths of winter cannot end on this autumn night.