Onlar parlak renkli kurbağalar olduğunu söylüyorlar fakat ben onları asla görmedim.
- They say there are bright-colored frogs, but I've never seen them.
Bir kurbağayı, iç organlarını incelemek için kesip parçalara ayırdık.
- We dissected a frog to examine its internal organs.
Bir kurbağayı bir kara kurbağasından ayırt edemiyorum.
- I can't distinguish a frog from a toad.
Bir kurbağayı bir kara kurbağasından ayırt edemem.
- I can't tell a frog from a toad.