On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Ben, kıyıdan yaklaşık bir mil ötede bir balıkçı teknesi gördüm.
- I saw a fishing boat about a mile off the shore.
Tom ve Mary kamp yapacak bir yer arayarak sahil boyunca kanolarını kullandılar.
- Tom and Mary paddled their canoe along the shoreline, looking of a place to camp.
Sahile inmek için hâlâ çok soğuk.
- It's still too cold to go down to the shore.
Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
- Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.